Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Pazar, Mayıs 01, 2011

İnecek Var!

   Tramvaylar indi-bindi zamanlamasını doğru yapamadığınızda türlü garipliklere sahne olan toplu taşıma araçlarıdır. Bir de bu zamanlama problemi yokmuş gibi kalabalıkla da uğraşırsınız.  Tramvay gelir kapı açılır. Can hıraş binmeye çalışanlar ile can hıraş tramvaydan inmeye çalışanlar vardır. Tabi ki bu kapı ağzında birbirini ittirmekten öteye geçmez. İnmek istediği durak geldiği halde tramvaydan inemeyenler ve binmek istediği halde tramvaya binemeyenler.
   Sonra bir de kontenjan problemi vardır. İki arkadaş 'A' noktasında 'B' noktasına gitmek için beraberce tramvaya binmek isterler. Tramvay gelir kapı açılır. Bir tanesi pekâlâ binebildiği halde diğeri inenlerin akıntısına kapılarak dışarıda kalır. Zamanlama probleminden de bahsetmiştik. Tramvayların aşağı yukarı 15 saniye falan açık kaldıktan sonra kapanan kapıları olduğundan diğer kişi dışarıda kalır. İçerdeki arkadaş için de o kalabalıkta dışarı çıkmak kabil olmadığından… El sallayarak birbirlerinden uzaklaşırlar.


   Biz de yaşamadık mı? Yaşadık elbet...

   Bir de otobüslere yanlış binenler vardır. Bu genelde Göztepe’den Kadıköy’e diye Göztepe’den Üsküdar otobüslerine binmek suretiyle sıkça görülen vakalardan. O yol üzerinden 100 otobüsten 95’i Kadıköy’e diğerleri de Üsküdar’a gider. Bu yüzden yolcular genelde otobüsün numarasına dahi bakmaksızın binip araba Üsküdar sapağından ayrılıncaya kadar Kadıköy’e gittiklerini zanneder… Üsküdar sapağından ayrıldıktan sonra yanlış binenleri indirme imkanı da olmaz çünkü yol direkt otobana bağlanır.  ‘Aaaayyyy yanlış bindim! Evladım dur dur dur! ‘ demek nafile… Bunun Altunizade’ye kadar yolu vardır... Gençler, Kadıköy diye bindikleri otobüsün Üsküdar olduğunu fark ettiklerinde genelde bu kadar yaygara olmaz. Hatta ‘Olsun Üsküdar’ı da görmüş oluruz bari’ dediklerine bile şahit olabilirsiniz.
   
   Biraz daha yaşı büyük teyzeler Üsküdar’a varıp inip tekrar Kadıköy arabalarına binene kadar sıkıntıdan sırılsıklam olurlar. Bu sıkıntı mutlak surette çeneye vurur ve muavine gömlek yakasının ilk düğmesini açtırana kadar soru sorarlar: ‘Evladım Üsküdar’dan kaç numaraya bineceğim’, ‘Sık sık araba var mı ordan’, ‘Ayy Melâhât da beni bekliyor’, ‘İnceğim durağı bana söylersin e mi oğlum?’, ‘Evli misin bakim sen’ diye devam eden ve şecereye kadar inmesi muhtemel sorular zinciri şahitler huzurunda sorulur…

   Otobüs olsun tramvay olsun ‘camı aç-camı kapa’ olaylarına da sıkça rastlıyoruz. Hava soğuk olsun sıcak olsun, sürekli cam açılmasını isteyenlerle sürekli camı kapattırmak isteyenler olur… Hava soğuk olduğunda bile ‘Vallahi ölüceğiz havasızlıktan’ diyerek en yakınındaki üç beş camı açtıranlarla; Hava çok sıcak olsa bile ‘Oğlum kapa şu camı cereyan yapıyor sırtıma vuruyor’cular… 

   Bir de açık camı çaktırmadan kapatanlar… Hava sıcaktır camı açarsınız bir anlık başka tarafa bakıp kafanızı geri çevirdiğinizde o cam kapalı görürsünüz. Bu birkaç tekrarlanınca nas ve felak surelerini okumanın bir mahzuru olmaz…

   Sabır en fazla bir saat, sonra ineceğiz zaten :)

Celal Temür

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

söylü-yorum