Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Cumartesi, Aralık 24, 2011

Bilirim ki sevgin; göğsüme yağacak...

Yağmur, çarşaf çarşaf tepelerin üzerine örtülüyorken,
Rüzgâr; parktaki salıncakları sallıyorken aheste aheste;
Unutulmuş bir bisiklet parkın orta yerinde ıslanıyor...

Penceremden çok uzaklar gözükmüyor.
Yağmurun kesif grisi perde perde...
Yağmur yağınca deniz de karaya çalıyor, hava gibi. Gözlerin gibi...

Ve her yağmurda bilirim senin de gönlün akar; yağan damlalar gibi.

Nasıl ki toprak, her bir damlayı emiyorsa; hem de düştüğü anda,
yüreğim; aşkının her zerresini emiyor gönlüme düştüğün andan beri.
Düşlerim oluverdiğin andan beri...

Nasıl ki toprak kana kana içiyorsa yağmuru,
nasıl ki çatlayan damarlarına deva oluyorsa su;
Sen de benim deprem yarıklarıma doluyorsun...

Nasıl ki toprak, yağmurdan sonra mis gibi kokarsa;
ben de yaseminler gibi kokarım sana bulanıp...

Ve nasıl toprak, susamaya başladığında hasretle beklerse yağmur bulutlarını,
hava kararmaya başladığında herkes kapılarından içeri girip pencerelerini kapatırken, toprak,
mutluluk nağmeleri mırıldanmaya başlarsa;
İşte ben de havanın kararmasıyla, şarkılar söylemeye başlarım.

Çünkü,
bilirim ki; gök gürleyecek, şimşekler çakacak, belki yıldırımlar inecek yer yer,
Fakat sevgin; damlalar halinde göğsüme yağacak...


r. su

2 yorum:

  1. Bu gerçekten çok etkileyici bir yazı olmuş. Metaforlar harika gerçekten! Hele herkesin içeri kaçması ama toprağın beklemesi...

    Dünya gözü Allah'ı görmeye kapalıdır çoğu kişi için. Ama Allah sever ya kullarını; yağmur gönderir. İşte o yüzden adı "Rahmet"tir.

    YanıtlaSil

söylü-yorum